GİRİŞ
EDEBİYAT
Edebiyat tarih boyunca birçok farklı tanımla karşımız çıkmıştır. Bu tanımların ortak ya da farklı noktaları olsa da genel olarak sanat kaygısı ön plana çıkmıştır. Her insan duygu ve düşüncelerini yazı veya sözle anlatır. Bu anlatım edebiyat, eseri ortaya çıkaran da edebiyatçıdır. Edebiyatçı birçok duyguyu yazılı ya da sözlü şekilde anlatabilir. Bu anlatımda harfler ve sözcükler estetik bir anlayışla birleşir. İnsanın yaşadığı duyguların hepsi edebiyatın konusu olabilir. Daha özel bir tanımla insanda estetik duyguya yol açan her türlü esere, bu eserleri inceleyen bilim dalına edebiyat adı verilir. Bir eser mutlaka etkileyici olmalı ve yüksek bir düşüncenin sonucu ortaya koyulmalıdır. Bu anlayışla ortaya koyulmayan eserin edebiyatla ilgisi yoktur. Edebi eser edebi zevk ve kültür birikimi sonucu ortaya çıkmalı ve toplum tarafından da beğenilmelidir.
Edebiyat sanat olarak; duygu, düşünce, hayal, olay, eşya ve diğer birçok durumun estetik haz uyandıracak biçimde kelimelerle ifade edilmesidir. Yazılı ve sözlü eserlerin hepsi edebiyat olabilir. Edebiyat bilimi ise edebi metinlerin farklı yönlerini inceler. Mesela Ömer Seyfettin öyküleri edebiyat; Tanpınar’ın incelemesi 19.Asır Türk Edebiyatı eseri ise edebiyat bilimi kapsamındadır. Metin ise herhangi bir konu ya da olayın dil yardımıyla yazılı veya sözlü olarak ifade edilmesidir.
Edebiyatın Güzel Sanatlar Arasındaki Yeri
Güzellikle ilgilenen tüm sanatlar güzel sanatlar kapsamında yer alır. Sanat ürünlerini ortaya çıkaran kişi de sanatçıdır. Sanatçılar dallarına göre şair, edip, müzisyen, heykeltraş gibi isimler alırlar. Sanatçı çevresinde algıladığı her şeyi heyecan oluşturacak şekilde kendi bakış açısıyla yorumlar. Sanatçı eserinde duygu ve düşünceleri anlatırken akla ve ruha hitap eder. Sanatın temel amacı güzeli ortaya koymaktır. Edebiyat ise güzel sanatların bir dalı olan Fonetik (İşitsel) sanatlardan biridir. Edebiyat dilden beslenir. Diğer sanat dallarından malzeme, üslup, yöntem ve teknikleri, içeriğiyle ayrılır. Mesela özlem teması edebiyatta kelimelerle, resimde ise boyayla anlatılır. Edebi eser olan şiir ve resim olarak ortaya konan obje bu sebeple farklı sanat dallarına aittir. Eserler aynı temada olsa da muhatabı olduğu kişilerde farklı çağrışımlara yol açar. Aradaki ortak nokta ise güzellik duygusudur.
Fonetik(İşitsel) Sanatlar: Edebiyat ve Müzik
Plastik (Görsel) Sanatlar: Resim, heykel, fotoğraf, mimari, hat, ebru, marangozluk…
Ritmik (Dramatik) Sanatlar: Tiyatro, dans, sinema, bale, opera.
Edebiyatın Bilim Dallarıyla İlişkisi Edebi eser oluşturulurken diğer bilim dallarında yararlanılır. Mesela hikayedeki kahraman bir askerse meslekler konusunda yardım alınması gerekir. Bazı durumlarda bilim insanları da edebi eserlerden yola çıkabilir. Bu yüzden edebiyat ve bilimler arasında ilişki vardır.
Edebiyat-Tarih İlişkisi: Tarih, insanların geçmişteki yaşamlarını inceler. Bu yüzden yazarlar edebi eserde tarihi gerçeklerden yararlanır. Konusunu tarihten alan çok sayıda edebi eser vardır. Bu yüzden tarih edebiyat için iyi bir kaynaktır. Mesela seyahatnameler ya da destanlar yazıldığı dönem hakkında bilgi veren eserlerdir. Bu eserlerden tarihçiler de dönem hakkında bilgi alabilir.
Edebiyat-Sosyoloji İlişkisi: Edebi türlerin birçoğu insan ilişkisini işler. İnsan topluluğu yapısı, gelişmesi, olaylar karşısındaki tepkisi Sosyoloji alanına girer. Edebiyat toplumdaki dalgalanma ve olgunlaşmayı gösterebilir. Yazarın eserleri toplumların sosyal yapı, kültürel gelişim ve değişimleri hakkında bilgi verir.
Edebiyat-Psikoloji İlişkisi: Psikoloji, insan özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Bu yüzden edebi eserdeki tüm unsurlar insan psikolojisini yansıtan durumlardır.
Edebiyat- Felsefe İlişkisi: Edebi eserlerde ortaya konan dünya sorgulanırken Felsefe devrededir. Edebi eserlerde ortaya konan birçok topluma yönelik ve sisteme yönelik inceleme ve başkaldırı Felsefe temellidir.
Edebiyat-Coğrafya: Her eser bir mekanın etkilerini içinde barındırır. Mekanda da coğrafya devreye girer. Bu yüzden edebi eserde Coğrafyadan her zaman yararlanılır. Edebi metinde duygu ve düşünceler vardır ve kurmacadır. Bu yüzden her ne kadar birçok bilim dalından yararlansa da bilimsel bir değeri yoktur.
Edebiyat Türleri Edebiyat, belli kurallar bakımından yazılan eserlerden oluşan türlere ayrılır. Bugün edebiyat türleri Sözlü Edebiyat Türleri, Nazım Türleri ve Nesir Türleri olarak 3 bölümde toplanır.
Metin Türleri
Bir metnin türü edebiyat eserinin biçimi, tekniği, konusuna göre ayrılır. Metin türleri değişebilen yazı kalıplarıdır. Toplumun ihtiyaçları değiştikçe yeni metin türleri ortaya çıkabilir. Her metin kendine özgü anlam, yazılış amacı, anlatım biçimi, dili ve yapısı ile göze çarpar. Bazı metinler öğretirken bazıları da güldürüp düşündürmeyi hedef alır. Metinler bu özelliklerine göre sınıflara ayrılır.
A)Sanat Metinleri
1.Coşkuya Bağlı Metinler: Şiir
Göstermeye Bağlı: Trajedi, komedi, dram, Karagöz, meddah, orta oyunu
Anlatmaya Bağlı: Fabl, masal, halk hikayesi, roman
Edebi Metinler, estetik duygulara yol açar ve insanı etkileyerek güzel duygu, düşünce ve hayaller uyandıran yazılı ve sözlü metinlerdir. Bir şair ya da yazarın kaleminden çıkarlar ve edebi bir değerleri vardır. Bu eserler bireysel veya anonim olan şiir, hikaye, roman, tiyatro, masal, halk hikayesi gibi metinler olabilir. Her edebi metin kelimelerle oluşturularak konuları farklı şekilde ele alan orijinal yana sahip eserlerdir. Bir edebi eserin kendinden önce olan eserlerden farkı olmalıdır. Öznel cümlelerden oluşur ve estetik bir kaygı taşır.
Öğretici Metinler, okuyana bilgi veren, okuyan kişinin düşüncelerini değiştirme ya da kuvvetlendirme amacı taşıyan metinlerdir. Bu sebeple öğretici metinlerde açıklayıcı ve tartışmacı bir anlatım kullanılır. Bununla beraber tanık gösterme, örnekleme, sayısal veriler kullanma, tanımlama gibi düşünceyi geliştirme yolları kullanılır. Nesnel, sade ve kısa cümleler kurulur. Terim ve teknik kelimelere yer verilir. Kurmaca söz konusu olmaz.
Anlatım Biçimleri
Betimleyici Anlatım: Varlığın renk, şekil ve durum gibi niteliklerini ortaya koyan anlatım biçimidir. Okuyanın gözünde bir şeyler canlandırmak amaçlanır. Kelimelerle resim yapılır.
Öyküleyici Anlatım: Yaşanmış veya yaşanabilecek bir olayı kişi, yer ve zaman ekleyerek anlatmadır. Olaya mutlaka yer verilmelidir.
Açıklayıcı Anlatım: Okuyucuya bilgi vermek amacıyla ya da bir şeyi tanımlamak amacıyla yazılan yazılardır.
Tartışmacı Anlatım: Bir düşünceyi savunmak, okuyucuyu inandırmak için yazılan metinlerdir.
DİL BİLGİSİ
Coğrafi, Siyasi ve Kültürel Özelliklerden Kaynaklanan Farklılıklar
Lehçe: Bir dilin bilinmeyen bir dönemde ayrılan ve büyük farklılık olan kollarıdır. Türkçenin lehçeleri Çuvaşça ve Yakutça’dır.
Şive: Bir dilin bilinen zamanda tarihi seyir içinde kendinden ayrılan ve belli farkları olan kollarıdır. Kırgızca, Kazakça, Azerice gibi.
Ağız: Bir ülkede aynı dilin farklı konuşma şekilleridir. Karadeniz ve Ege ağzı gibi.
Argo: Bir sosyal sınıf, meslek grubu ya da toplulukta üyelerin kullandığı genel dil terimlerine yeni anlamlar yüklenen ve sadece o grubun kullandığı özel dildir.
Jargon: Bir toplumda bireyin içinde bulunduğu sınıf, yaş, mesleğe göre belirlenen dildir.
YAZMA: Yazma Süreci
Yazma Tür ve Tekniklerini tanıma
Yazı insanın karşısındaki kişiye duygu ve düşüncelerini aktarmada kullandığı araçtır. İnsanlar yazıyla iletişim kurar. Bunun yanında birçok alanda bilgi birikimi ve deneyimini gelecek nesillere aktarır. Yazma, ele alınan konuda duygu, düşünce ve hayallerin yazıya dökülmesidir. Yazma bazı aşamalardan meydana gelir:
1.Hazırlık Aşaması
Hazırlık: Bu aşamada yazının teması belirlenir. Birçok temada yazabilirsiniz. Öncelikle hedef kitleye göre ilgi çekici bir konu seçilir. Daha sonra yazının amacı ortaya konur. Daha sonra anlatacağınız konuya ve hedef kitleye göre en uygun yazı türü seçilir. Sonuçta herkesin okuması için yazarsınız. Yazımın amacına göre anlatım biçimi ve metin türü farklı olabilir.
Planlama: Bu süreçte ise ele aldığınız konuyla ilgili veri, ayrıntı, duygu ve düşünceleri sıraya koyarsınız. Ön hazırlık sonunda konuyla ilgili görüşü destekleyen düşünceler düzenlenir. Yazı artık bu plana göre şekillenir. Yazının her aşaması bu bölümde tasarlanır. Sonuç olarak da bir ana düşünce ortaya çıkar. Burada metin türüne uygun bir yazı planı çıkarmaya dikkat edilmelidir. Düşünce dağınıklığını önlemek ve yazıyı tutarlı hale getirmek plan yapmanın yararları arasındadır. Öncelikle konuyu anlatacak giriş bölümü, yazının gövdesi olan ve konunun çeşitli yönlerine yer verilen gelişme bölümü, konu ile ilgili bir yargıya ulaşılan sonuç bölümü ortaya konur.
Taslak Metin Oluşturma: Yazma sürecinin en önemli aşamalarından biridir. Metnin tüm özelliklerini taşıyan taslak bir metin oluşturulur. Taslak metin yazı hakkında ön çalışma niteliğindedir. Daha önce yapılan plan, ana düşünce, yardımcı düşünce ve düşünceyi geliştirme yolları kapsamında ortaya konur.
Düzeltme ve Geliştirme: Taslak metindeki bilgi, duygu, düşünce ve olayların açık bir şekilde sunulmasını, tutarlılık, yazım, noktalama, sayfa düzeni gibi açılardan incelenmesini yapan bölümdür. İlgili düzenlemelerle taslak metin geliştirilir ve kağıt düzeni dikkate alınarak yazma aşamasına geçilir.
Yazılan Metni Paylaşma: Yazılan metinler arkadaş, aile bireyi, elektronik ortam gibi mecralarda paylaşılır.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Tanımlama: Bir varlığı, kavramı temel özelliğiyle ifade etmektir. “Bu nedir?” sorusunun cevabıdır. Her tanımlama bir açıklamadır.
Örnekleme: Bir düşünceyi destekleyen ve hatırlatan kavram, isim ve durumları paylaşmaktır.
Sayısal Verilerden Yararlanma: Bir düşünceyi bilimsel, matematiksel ve sayısal olarak destekleyecek bilgiler paylaşmaktır.
Tanık Gösterme: Bir düşünceyle ilgili uzman bir kişiden alıntı yaparak bu kişinin sözüne yer vermektir.
Karşılaştırma: Bir düşüncenin iki varlık, iki kavram ya da iki şey arasındaki zıtlık ve benzerlikler yoluyla ortaya konmasıdır.
Sözlü İletişim Tür ve Tekniklerini Tanıma
İletişim Tanımı
Gönderici ve alıcı tarafından gerçekleşen duygu, düşünce, davranış ve bilginin alışverişidir. Sadece dille ortaya konmaz. Jest mimik, resim, şekil, çizgi, sembol gibi durumlarla da ortaya konur. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi dille anlatır. Dil iletişimi; resim, şekil, işaret ve vücut diliyle daha güçlü hale gelir.
İletişim Ögeleri
İletişimin kurulması için gönderici, alıcı, ileti, kanal, bağlam, dönüt ve koda ihtiyaç vardır.
Gönderici: Duygu, düşünce ve isteklerin aktarılması sırasında sözü söyleyen kişi ya da topluluk
Alıcı: Duygu, düşünce ve isteğin iletildiği kişi veya topluluk
İleti: Gönderici ile alıcı arasında aktarımı olan duygu, düşünce ve istektir.
Kanal: Göndericinin iletiyi alıcıya gönderirken kullandığı araçtır.
Bağlam: İletişimin gerçekleştiği mekandır.
Dönüt: Alıcının göndericiye verdiği cevaplardır.
Kod: İletişimin şifrelenmesi ve dil biçimi halinde düzenlenmesidir.
HİKAYE
Hikaye( Öykü)
Hikaye, yaşanmış ya da yaşanabilecek olayları yer, zaman ve kişi vererek anlatan düz yazılardır. Hikaye kısa olduğu için yalın bir olay örgüsü vardır ve önemli olaylara yer verilir. Kahraman sayısı azdır ve her hikayede olay ya da durum anlatılır. Dünya edebiyatında ilk hikaye örneği Boccaccio’nunDecameron adlı hikayesidir. Eser 1348 yılında İtalya’da yayılan bir veba salgınını anlatır. Rus edebiyatından Gogol, Dostayevski, Turganyev ve Çehov ünlü hikayecilerdir. Türk edebiyatına ise Batılı olarak ilk hikaye Tanzimat devriyle beraber girer. Edebiyatımızda il hikaye ise Ahmet Mithat Efendi tarafından yazılan Letaif-i Rivayat adlı eserdir. Bunun dışında hikaye Milli Edebiyat ile bağımsız bir tür olmaya başlamıştır.
Cumhuriyet döneminde Anadolu’ya açılan edebiyat Halide Edip, Yakup Kadri ve Refik Halit gibi ustaların elinde kendini göstermiştir. Hikayenin yapısı olay, kişiler, mekan, zaman, anlatıcı ve bakış açısı olarak beş başlıkta toplanabilir.
Hikaye Unsurları
Olay: Hikayede kahramanların başından geçen bir olay ya da duruma yer verilir. Olay hikayesi metinlerde kişiler arasında geçer ve birbirinin devamı olan olaylar anlatılabilir.
Kişiler: Olayların oluşmasında etki sahibi ve olayları yaşayan kişilerdir. Hikayede kişi sayısı azdır. İnsanlar ayrıntılı tanıtılmazlar ve genel olarak tip şeklinde karşınıza çıkarlar. Kahramanların psikolojisine ayrıntılı yer verilmez. Bu yüzden çevre sınırlıdır.
Mekan: Hikayede sınırlı bir çevre sizi bekler. Bu sınırlı çevre ayrıntılı anlatılmaz ve kısaca tasvir edilir. Mekan okuyucuya ipuçları verir.
Zaman: Olayın yaşandığı mevsim, an, dönem ya da gün olarak bilinir. Hikayenin zaman dilimi kısadır.
Hikayede Anlatıcı: Hikayeleri anlatan kişi bizzat yaşar ya da olayın içinde olmaz. Bu yüzden de hikayeyi anlatan içindeyse 1., içinde değilse de 3. kişi ağzından anlatım söz konusudur.
Bakış Açısı: bakış açısı, hikayede varlık, olay ya da insan karşısında sahip olunan dünya görüşü, hayat tecrübesi, kültür, yaş, meslek, cinsiyet ve ruh haline göre algılama ve yargılama tavrıdır. Bakış açıları birden fazladır
Hikayede 3 bölüm vardır. Bunlar hikayenin girişi serim, olayların çeşitlendiği ve maceranın yaşandığı düğüm, hikayedeki yaşananların bir sonuca bağlandığı çözüm bölümleridir.
Olay Hikayesi
Olay hikayelerinde olaylar vardır. Olaylar belirli bir mantık ve merak düzeni üzerine kuruludur. Bazı iniş çıkışlar sayesinde olaylar okurun merak duygusunu canlı tutar. Çözüm bölümünde ise olay sonuçlanır ve olay örgüsü şaşırtıcı bir sonla biter. Bu türün dünyadaki temsilcisi Guy de Maupassant’tır. Bu hikayenin ülkemizdeki öncüleri de Ömer Seyfettin, Reşat Nuri Gültekin, Sabahattin Ali ve Refik Halit Karay gibi usta öykücülerdir.
Durum Hikayesi
Bu hikayelerde bir olay yoktur. Hikaye daha durağan geçer ve sadece bir durum anlatılır. Bu türün dünyadaki temsilcisi Anton Çehov’dur. Türk edebiyatında ise bu tür Memduh Şevket Esendal ve Sait Faik Abasıyanık ile birlikte anılır.
DİL BİLGİSİ – İSİM AD Evrendeki bütün canlı ve cansız varlıkları karşılayan sözcüklerdir.
Varlıklara ve Nesnelere Verilişine Göre
Özel İsim: Dünyada tek bir tane olan isimlerdir. Benzeri bulunmaz. Mesela Ali, Sarıkız, Van Gölü, İstanbul, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gibi birçok isim özeldir.
Cins İsim: Aynı türden ola canlı ve cansız bütün kavramlara verilen isimlerdir. Mesela kedi, köpek, insan, ülke gibi.
Varlıkların Oluşuna Göre İsimler
Somut İsimler: 5 duyu organıyla algılanan isimlerdir. Mesela çivi, köpek, masa, insan, Ali gibi
Soyut İsimler: 5 duyu organıyla algılanamayan isimlerdir. Daha çok görünürde var olmayan isimlerdir. Mesela saygı, özgürlük, sevgi gibi.
Varlıkların Sayısına Göre İsimler
Tekil İsimler: Sayı olarak bir varlığı karşılayan isimlerdir. Mesela çocuk, Ali, ağaç, hüzün gibi.
Çoğul İsimler: Sayıca birden fazla varlığı karşılayan ve –lar, -ler çoğul ekini alan sözcüklerdir. Mesela çocuklar, ağaçlar, hüzünler gibi.
Topluluk İsimleri: Çoğul eki almadan birden fazla varlığın oluşturduğu grupları karşılar. Mesela orman, ordu, tabur, takım, kurul gibi.
Yapısı Bakımından İsimler
Basit İsimler: Kök durumunda olan ya da yapım eki almayan isimlerdir. Mesela kapı, el, çocuklar, dağlar gibi.
Türemiş İsim: Kök ve gövdesine yapım eki gelen isimdir. Bahçelik, kitapçı, sevinç gibi.
Birleşik İsim: Birden fazla kelimenin birleşerek oluşturduğu isimlerdir. Mesela ağaçkakan, Galatasaray, hanımeli gibi.
Hal ( Durum) Ekleri
İsimlerin cümlede yükleneceği göreve göre anlamını belirleyen eklerdir. Aldıkları eke göre 5 grupta incelenebilirler:
İyelik ( Aitlik) Ekleri
İyelik ekleri nesnenin kime ya da neye ait olduğunu bildiren sahiplik gösteren eklerdir.
Kalem-im Kalem-imiz
Kalem-in Kalem-iniz
Kalem-i Kalemleri
SÖZLÜ İLETİŞİM : Sunu Hazırlamanın Temel İlkeleri Bir konu, bildiri ya da araştırma sonucunun dinleyenlere aktarılmasıdır. Sunuda amaç bir kişiye ya da kalabalığa bilgi verme, bilgileri yenileme, araştırma ya da anket sonuçlarını açıklama, bilimsel araştırmalara katkı sağlamaktır.
Sunu Aşamaları
Sunuda Amaç: birkaç kişi ya da kalabalığa bilgi verme ya da bilimsel bir sonucu paylaşmaktır.
Sunu Kapak Sayfası Hazırlama: Konunun yer aldığı ve başlığı içeren bir kapakta sunucunun adı da verilir.
Sunu Akış Sayfası: Sununun ana ve alt başlıklarını gösteren sunu akış sayfası hazırlanmalıdır. Böylece dinleyiciler konuyu genel hatlarıyla öğrenir.
Sunuda Yazı Kullanımı: aynı yazı karakteri olmalıdır. Dikkat dağıtmayan, sadece ve okunaklı yazı karakteri seçilmelidir. Şekil zemin ilişkisi olmalıdır. Sayfa rengi parlak ya da koyu renk olmamalıdır.
Punto, Yazı Karakteri, Satır Sayısı vb. Uygunluğu: sunuda genel olarak 18 punto yazı kullanılır. Akışta kullanılan sayfalarda en fazla sekiz satır olmalıdır.
Sunuda Görsel ve İşitsel Ögelerin Kullanımı: Sunuda görsel ve işitsel ögelere yer veriliyorsa etkililiği artar ve dinleyici dikkatini daha kolay verir. bu yüzden şekil, grafik gibi görsel ve ses gibi işitsel ögeler olmalıdır. Bu seçim hedef kitle dikkate alınmalıdır. İşitsel içerik de konuşmacının sesini bastırmamalıdır.
Yazı, Görsel ve Zemin İlişkisi: Yazıda renk ve metindeki görseller, zeminde yer alan renkle uyumlu olmalıdır. Zemin rengi de yazıyı okumaya engel olmamalıdır.
Sözlü İletişim Uygulaması
Bir sunu ortaya koyarken teknik malzemeler önemlidir. Bu yüzden mikrofon, projeksiyon, PC, CD gibi cihazlar çalışır durumda olmalıdır. Bu araçlar konuşmaya olan ilgiyi yukarı çeker, bilgilerin doğru algılanmasını sağlar, size zaman kazandırır ve sunuyu monotonluktan uzaklaştırır. Sunuyu gerçekleştirirken dikkat etmeniz gereken durumlar vardır:
Şiir
Şiir Türünün Genel Özellikleri ve Temel Kavramları Dizeler halinde belli bir uyak ve ölçüyle yazılan eserler manzume, manzumelerin sanat değeri taşıyanlarına da şiir ismi verilir. Yani şiirler yoğun duygu ve heyecanı barındıran, ahenkli bir söyleyişi olan, yan anlam açısından zengin metinlerdir.
Şair: Yaşadığı dünyayı, olayları ve insanların herkesten farklı bir şekilde algılayan ve duyduklarını ortaya çıkaran kişidir. Şiir ve şair arasında bir bağ bulunur.
Mahlas: Şairlerin şiirde kullandıkları taka adlardır. Divan ve halk edebiyatında mahlas kullanmak bir gelenektir. Genel olarak son beyit ya da dörtlükte mahlas kullanılır. Mahlasa halk edebiyatında da tapşırma adı verilir.
Söyleyici: Şiirde konuşan ve şairinin sesini emanet ettiği kişi veya varlıktır. Söyleyiciyi şair kurgular ve bu kendisi değildir. Görevi şiiri söylemektir.
Tema/Konu: Şiirde ortaya çıkan ana duygu temadır. Konu da temanın kişi, yer ve zaman olarak sınırlanmış halidir. Aşk tema olabilir ve Leyla ile Mecnun aşkı şiirin konusudur.
Edebi Gerçeklik: Şair, yaşadığı dünyada yaşadığı ve hayal ettiği gerçekliği yorumlar ve dil sayesinden yeniden adlandırarak şiirde edebi gerçeklik ortaya koyar. Mesela Sessiz Gemi şiirinde Yahya Kemal ölüm gerçeğini geminin limandan ayrılışıyla bağdaştırır.
Şiirde Yapı: Birimleri bir tema etrafından bir düzen işçinde bir araya gelen bütünlüktür.
Nazım Birimi: Şiiri oluşturan dize ya da dize kümeleridir. Nazım birimi modern şiirde dize, divanda beyit ya da bent, halkta ise dörtlüktür.
Dize(Mısra): Şiirlerdeki her bir satırdır.
Beyit: İki dizeden meydana gelen ve kendi içinde bağımsız yapısı ve anlam bütünlüğü olan birimdir.
Bent: Şiirde en az 3 ya da daha çok dizeden oluşan birimdir.
Dörtlük(Kıta): Dört dizeden meydana gelen nazım biçimidir.
Nazım Biçimi: Şiirin uyak örgüsü, nazım birimi ve ölçüsüne göre aldığı biçimdir. Mesela mani, türkü, koşma; gazel, kaside, rubai; serbest müstezat, sone Türk edebiyatındaki nazım biçimleridir.
Nazım Türü: Nazım şeklinin konusuna göre türüdür. Mesela koşma nazım biçimi konusuna göre güzelleme, koçaklama, taşlama ve ağıt olarak ayrılır. Bir şiirin yapısı dönemin sanat zevki ve anlayışına göre ortaya çıkar. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı’nda beyitle yazılan şiir görülmez. Çünkü beyit İslamiyet etkisiyle Türk edebiyatında yer almaya başlamıştır.
Redif
Dize sonlarında bulunan ve görevleri aynı olan eklerin ya da anlamları aynı olan kelimelerin tekrarlanması durumudur.
Uyak ( Kafiye)
Dize sonlarında yazılışı ve okunuşu aynı, anlamı ve görevi farklı kelimeler ve eklerde yer alan ses ve hece benzerliğidir. Dize sonundaki ses benzerliği sayısına göre uyak ismi de değişir:
Edebi Sanatlar
Şiirdeki anlatımı zenginleştirmek ve güçlendirmek adına söz ve anlama bağlı olarak anlatım inceliği ortaya koymaktır. Edebiyatımızda kişileştirme, benzetme, konuşturma ve ad aktarmasının içinde olduğu çok sayıda söz sanatı vardır.
Benzetme (Teşbih): Aralarında ilgi bulunan kavramlardan zayıf olan kavramın güçlü olana benzetilmesi ile yapılır. Benzetme sanatının yapılmasında yardımcı olan benzetme ögeleri:
Benzetme ögelerinden ilk ikisi temel ögelerken, son ikisi de benzetmedeki yardımcı ögelerdir. Bir benzetmede dördü de olursa tam benzetme, eğer bir öge bulunmazsa eksik benzetme yapılmış olur.
Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz.
Benzeyen: Köy türküleri Benzetilen: Ana sütü Benzetme Yönü: Temiz Benzetme Edatı: gibi
İstiare ( Eğretileme): bir sözü benzetme amacıyla başka sözün yerine kullanılması durumudur. Bu söz sanatında benzeyen ya da benzetilenden sadece biri kullanılır. Eğer sadece benzeyen söylenirse açık istiare, eğer sadece benzetilen söylenirse kapalı istiare vardır. Kapalı istiare içinde her zaman kişileştirme sanatı da yer alır.
Mecaz-ı Mürsel( Ad Aktarması): Benzetme amacı olmadan, neden sonuç gibi ilişkilerle bir sözün başka bir söz yerine kullanılmasıdır. Mesela “Tabağını bitirmeden kalkma!” derken tabak aslında tabaktaki yemektir.
Kişileştirme(Teşhis) ve Konuşturma(İntak): Kişileştirme, doğadaki varlıkların insanlar gibi davranma ve canlandırılmasıdır. Konuşturma ise kişileştirmeden daha sonra gelir. Varlıklar önce insana ait özellikleri alarak kişileştirilir ve daha sonra gerek olması durumunda konuşturulur. Her konuşturma içinde kişileştirme mutlaka vardır.
Şiirde Ahenk
Ahenk dizelerin arasındaki uyumdur. Şiirde ahenk; ritim, ses akışı, söyleyişi ses ve kelime tekrarı gibi ögelerle sağlanır. Ahenksiz şiir yoktur. Her şiirin kendine özgü bir ahengi vardır.
Şiirde Ritim
Şiirde belli aralıklarla ortaya çıkan etki ya da vurgudur. Şiirde ritim; ölçü, uyak ve redifle sağlanır. Türk edebiyatında ise üç çeşit ölçü vardır:
Hece Ölçüsü: Bu ölçü dizelerdeki hece sayılarının eşitliğine dayanır. İslamiyetten önce kullanıma başlayarak bugüne kadar halk şiirinde yaygın olarak kullanılan Türklerin milli ölçüsüdür. Dizeler hece kalıbına göre oluşur. Mesela tüm dizeler 8 heceden oluşursa sekizli hece ölçüsü vardır. Dizeler şiirde iki veya daha çok parçaya bölünebilir. 8’li hece 4+4 ya da 5+3 olarak bölünebilir. Dizelerin her bir bölümüne durak ismi verilir. Duraklar kelimelerin ortasından bölünmez, durak yerleri kelime sonuna gelir.
Aruz Ölçüsü: Bu ölçü hecelerin açık ya da kapalı olma durumuna dayalıdır. Ünsüz harflerle biten heceler uzun(kapalı), ünlü harfle biten heceler kısa(açık) olarak gösterilir. Ölçüde uzun heceler çizgi(-), kısa heceler ise nokta(.) ile gösterilir. Bu ölçü İslamiyet kabulünden sonra edebiyatımıza girmiştir ve genel olarak Divan Edebiyatı eserlerinde kullanılmıştır. Fuzuli ünlü Su Kasidesi eserini fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün aruz kalıbıyla yazmıştır.
Serbest Ölçü: Bu ölçü heceler arasında bir kalıp olmayan ancak orijinal bağlantı bulunan şiirleri kapsar. Serbest ölçüden oluşan şiirlerde dizelerin uzun ya da kısalığı farklıdır. Cumhuriyet Dönemi içinde edebiyatımıza girerek günümüzde oldukça yaygınlaşmıştır.
Şiir Türleri
Şiirler konusuna göre belli türlere ayrılır. Şiir türü; gelişimine, şair tercihine ve sanat anlayışı gibi türlere bağlı olarak değişir. Modern şiirde birden fazla yön de bulmak mümkündür.
Lirik Şiir: Heyecan ve coşkulu bir dille anlatılan duygusal şiirlerdir. Hayal gücü ve duygusallığı ortaya koyar. Aşk, özlem, ayrılık gibi temaları işler.
Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.
Didaktik Şiir: Belli bir düşünceyi aşılama, bir konuda öğüt verme, ahlaki ders çıkarmak için yazılan öğretici ve bilgi verici şiirlerdir. Bu şiirlerde duygu değil düşünce ön plandadır.
Sakın meyletme harama,
Şeref en büyük duygundur,
Sakın anneni sınama
O senin tek nurundur!
Epik Şiir: Savaş, kahramanlık, yiğitlik ve yurt sevgisi gibi konuları işleyen ya da tarihsel olayları coşkuyla anlatan şiirlerdir. Olağanüstü olaylara yer verilebilir.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Pastoral Şiir: Doğa güzellikleri, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını anlatan ve bunlara karşı özlemi anlatan şiirlerdir. Sade, süsten uzak ve içten dille yazılırlar. Direkt olarak manzaraları monolog şeklinde anlatan pastoral şiire idil, konuşma şeklinde olanlara ise eglog ismi verilir.
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,
Bu dağlara eskiden aşinadır soyum,
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların…
Dramatik Şiir: Acıklı, hüzünlü olayları anlatan dramatik konuları işler. Hareket olan, manzum tiyatro yapıtlarıdır.
Sala verilirken kalktık kahveden,
Cumaydı, yılın en beklemiş günü,
Yemeni gibi üstünde tabutun,
Gölge veren ağaçsız bir gökyüzü.
Kızın babası yanımızda, boyu uzun,
Zayıf, ağzında mırıltılar.
Satirik Şiir: Toplumdaki aksayan yönleri, düzensizliği, yönetici beceriksizliğini, kişilerin beğenilmeyen yönlerini eleştirmek için yazılan şiirlerdir. Bu şiirlere güldürü unsuru katılarak didaktik bir yön de ortaya çıkabilir. Ancak bu şiirler bilgi vermekten çok uzaktır. Divanda hiciv, halkta taşlama ve modern şiirde yergiler bu türdedir.
Çifte koştuğun öküzler,
Senin kadar yorgun değil kardaş!
Sen ki kış ve yaz düşünceli
Sen ki kış ve yaz yalınayak!
DİL BİLGİSİ Sıfatlar( Ön Adlar) İsimlerden önce gelerek onları renk, sayı, şekil, hareket, işaret, soru ve belirsizlik yönünden niteleyen ve belirten kelime ya da kelime gruplarıdır. Sıfatlar bazı özellikleri barındırır:
Niteleme Sıfatı: Niteleme sıfatı ismin rengini, şeklini ve durumunu bildiren sözcüklerdir. Niteleme sıfatını bulmak için isme “Nasıl?” sorusu sorulur.
Ali mavi eve girdi. (evin rengi mavi niteleme sıfatıdır.) -Nasıl ev? – Mavi ev
Ali yuvarlak masada oturuyor. (Masanın şekli yuvarlak niteleme sıfatıdır.) –Nasıl masa? – Yuvarlak masa
Ali koşan çocuğa yetişemedi. ( Çocuğun durumu olan koşan niteleme sıfatıdır.) –Nasıl çocuk? – Koşan çocuk
Belirtme Sıfatı: İsimleri belirsizlik, sayı, gösterme ve soru yoluyla niteleyen sıfatlardır. Kendi içinde dört grupta incelenir:
Ali şu eve girdi. (Evi işaret eden şu kelimesi işaret sıfatıdır.)
Bazı insanlar kaba davranıyor. ( İnsanlardan kaba davrananlar bazı’dır. Ancak belli olmadığı için belgisiz sıfattır.)
On kitap aldım. –Kaç kitap? –On kitap. (Asıl sayı)
Beşinci eve girdi. (Beşinci ev sıra bildirir sıra sayı)
Üçer elma aldık. (Üçer üleştirme bildirir kesir sayı)
Hangi eve gireceğiz? (Hangi soru, ev isim. Soru Sıfatı)
Sıfatlarda Pekiştirme
Anlamı çekici hale getirmek adına ve sıfatların anlamını güçlendirmek için sıfatlarda pekiştirme yapılır. Pekiştirme birkaç yolla yapılır:
MASAL/ FABL
Masal
Kahramanları insan, hayvan ya da olağanüstü varlıklardır. Olaylar masal ülkesinde geçer ve hayal ürünü sözlü anlatım türüdür. Bir yazar tarafından ortaya konuyorsa yapma masal adını alır. Masalların bazı özellikleri vardır:
Halk Masalı Türleri
Olağanüstü Masallar: Kahramanı cin, peri gibi doğaüstü varlıklardır.
Gerçekçi Masallar: Şehzade, sultan, padişah, hoca, kadı, yoksul bir ailenin oğlu ya da kızı arasında geçen masallardır.
Hayvan Masalları: Kahramanları hayvandır.
Güldürücü Masallar: Okuyan ve dinleyeni eğlendirme amacı taşır.
Zincirleme Masal: Sıkı bir mantık akışı içinde anlatılan masallardır.
Dünya Edebiyatında Masal
Dünya edebiyatında ilk masal eseri, Hint edebiyatında ortaya çıkar. Binbir Gece Masalları Doğu edebiyatı için güzel masal örnekleridir. Avrupa’da masalcılığın temeli La Fontaine ile atılır.
Türk Edebiyatında Masal
Türk edebiyatında Anadolu ve Rumeli bölgelerinden derlenen çok sayıda masal bardır. Şinasi Tanzimat Devri içinde La Fontaine masallarını Tercüme-i Manzume adıyla Türkçeye çeviren sanatçıdır. Türk edebiyatında en tanınan masal kahramanı Keloğlan’dır.
Masallarda Konu
Konu genel olarak iyilik-kötülük, doğruluk-haksızlık, adalet-zulüm gibi karşıt durumları simgeleyen kişilerin mücadelesi ve ulaşılması zor olan hedeflere varma isteği olarak karşımıza çıkar.
Masalda Yapı
Masalın Bölümleri
Masal genel olarak üç bölümden meydana gelir.
1.Döşeme: Asıl masala aşlamadan tekerlemenin yer aldığı bölümdür.
2.Asıl Masal: Masalın anlatılmaya başladığı bölümdür. Bu bölümde serim, düğüm ve çözüm planı vardır. Serimde tekerlemeyle giriş yapılır ve kahraman tanıtılır, düğümde masalın olayları düğümlenir ve çıkmaza girilir, çözümde ise ortaya konan sorun çözüme kavuşur. Masalda her zaman iyiler kazanır ve kötüler kaybeder.
3.Dilek: Masal kişisi ve dinleyenlere iyi dilekler sunularak masal bitirilir.
Masalda Kalıp İfadeler (Tekerleme)
Masallarda sık olarak görülen ve asıl masal ile içerik yönünden bir ilgisi bulunmayan ögelerdir. Masal tekerlemeleri başında, ortasında ya da sonunda söylenir ve yerine göre uzun ya da kısa olabilir. Bunlar uzun ya da kısa kalıplaşmış söz gruplarıdır.
Fabl
Sonunda ders çıkarma amacı olan, güldüren, düşündüren manzum öykülerdir. İnsana ait özellikler insan dışındaki varlıklara verilir. Fabllarda kahramanlar genel olarak hayvanlardır. Hayvanlar insan gibi düşünür, konuşur ve insan gibi davranır. İnsanlar arasında yaşanan olayları hayvanlar, bitkiler ya da cansız varlıklar insan gibi davranır. İnsanlar arasında yaşanan olaylar hayvanlar ya da cansız varlıklar arasında geçiyor gibi gösterilir. Bu sayede ahlak ve ibret dersi vermek için ortaya konan bir masal türüdür. Fabl türünün bazı özellikleri vardır:
Dünya ve Türk Edebiyatında Fabl
Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar MÖ 1. yüzyılda yaşayan Hint yazar Beydaba tarafından ortaya konmuştur. Beydaba, Kelile ve Dimne adı eserde fablları toplamıştı. Ezop masalları da Yunan edebiyatının önemli masallarıdır.
Türk edebiyatında ise ilk örneği Şeyhi tarafından yazılan Harname adı eserdir. Mevlana mesnevisinde fabl türüne örnek olabilecek hikayeler barındırır. Batılı anlamda ilk fabl örneği ise Şinasi tarafından ortaya konmuştur.
Mesnevi
Mesneviler fabl özelliği gösterirler. Kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan şiir şeklinde yazılardır. Bu yazılar, öğüt veren bir olayı uzunca anlatan şiirlerdir. Harname 126 beyitten oluşur. Şeyhi köyünde uğradığı saldırı üzerine Harname isimli mesneviyi ortaya koyar.
Fablda Yapı
Fabl Planları
Fabllar genel olarak dört bölümden meydana gelir.
DİL BİLGİSİ Edat, Bağlaç, Ünlem
Edatlar
Yalnız başına anlamı olmayan, isim ve isim soylu kelimelerden sonra gelerek anlam açısından bunlarla bağ kuran, eklendiği kelimeleri arasında çeşitli anlam ilişkileri kuran kelimelerdir. Mesela için, ile, gibi, kadar, göre, doğru, dolayı, öte, nazaran gibi sözcükler edat olabilir. Edatların bazı özellikleri vardır:
Gül gibi geçiniyoruz. (Fiilden önce geldiği için zarftır.)
El kadar bebeğe baktım. ( İsimden önce geldiği için sıfattır.)
Bize doğru geliyordu. (Edat)
Doğru söylüyorsun değil mi? (Zarf)
Doğru cevabı işaretledik. (Sıfat)
Doğruyu dokuz köyden kovmuşlar (İsim)
Bağlaç
Bağlaçlar kelimeleri, kelime gruplarını, cümleleri ve bazen de paragrafları şekil ve anlam yönünden birbirine bağlar. Yüklendikleri işlevlerle arasında bazı anlam ilişkileri kurarlar. Ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, oysaki, halbuki, ile, çünkü, veya, ya da, ne…ne, ya…ya, de…de, hem de gibi sözlüklerin birçoğu bağlaç olarak kullanılabilir. Bağlaçların bazı özellikleri vardır:
Ünlemler
Sözlerde konuşanın acıma, beğenme, sevinç, korku, çaresizlik, şaşkınlık, üzüntü gibi bazı duygu ve heyecanlarını etkili ve kısa şekilde anlatmaya yarar. Karşıdakilere seslenme, onaylama, reddetme ve tabiatta yer alan sesleri taklit yoluyla kelime türetme işi yapılır. Aa, aferin, anam, aşk olsun, ay, ayol, be, bre, eyvah, haydi, hey, hişt gibi sözcükler ünlem belirtilebilir. Ünlemlerin bazı özellikleri vardır:
SÖZLÜ İLETİŞİM – Etkili Dinleme
Etkili Dinleme
Dinleme, anne karnında başlar. Duyma mekanizmalarından geçen bilgiler kaydedilerek kullanıma hazır hale gelir. Bu yüzden dinleme duymanın ötesinde aktif bir zihinsel beceridir.
Etkili Dinleme İlkeleri
Dinleme Türleri
Katılımlı Dinleme: Dinleme sürecinde konuyla ilgili oluşan soru ve görüşlerin konuşmacıya iletilmesi ve konuşan kişiyle iletişim kurulduğu dinlemedir.
Katılımsız Dinleme: Dinleyicinin sadece konuya ve konuşmacıya odaklanması, konuşmacı ile etkileşime girmemesi gereken dinlemedir.
Eleştirel Dinleme: Dinleyicinin, konuşmacı ya da konuşma konusu hakkında belli bir bakış açısıyla dinlediği konuşmadır. Dinleyici olumlu ve olumsuz yanları tarafsız olarak değerlendirir. Bu yüzden dinlemeye hazırlanarak katılır.