AÇIK LİSE TARİH 3 KONU ÖZETLERİ

admin
Ocak 11, 2022
82 views

YERLEŞME VE DEVLETLEŞME SÜRECİNDE SELÇUKLU TÜRKİYESİ

ANADOLU’YA YAPILAN TÜRK GÖÇLERi

Anadolu her zaman jeopolitik konumu yüzünden devletlerin ilgisini çekti. Türkler ilk olarak Hunlar zamanında Anadolu’ya akınlar yaptı. Daha sonra da 7’nci yüzyılda Sabarlar Anadolu’ya girdi. Türkler Anadolu’ya tam olarak gelmeden önce bölgede Rum, Ermeni ve Gürcü gibi milletleri siyasi birlik olmadan Bizans’a bağlı yaşıyorlardı. Daha sonar Türkler Selçuklular döneminde Anadolu’ya gelerek burayı Türk yurdu haline getirdiler. Oğuz Yabgu Devleti dağılınca Türkler boylar haline Anadolu’ya geldi. Birinci dalga göçler 1015 ile 1021 arasında Oğuz Türkleri tarafından yapıldı. Malazgirt Savaşı ile Türkler Anadolu’ya hakim olmaya başladılar.

Birinci Dalga Göçlerin Sebepleri

  • Maveraünnehir ve Horasan bölgesindeki Karahanlı ve Gazneliler’in Oğuzlar üzerindeki baskılarını artırmaları
  • Karahitayların Moğolistan havalisine hâkim olmasının ardından Türk kavimlerinin birbirlerini sıkıştırarak mücadele etmeleri
  • Karahitayların Kıpçaklarla birlikte Oğuzlar’a baskı yapmaları
  • Otlakların azlığı ile birlikte nüfusun artması
  • Oğuzlar için yerleşebilecek yurt aranması.

Kaynaklarda Anadolu Türkler

Anadolu hakkında yazılı kaynaklarda verilen ilk bilgilere MÖ 484-425 yılları arasında İskitya başlığı altında Heredot’un tarih kitabında rastlanıyor. MÖ 318 yılında Çin ile Hunlar arasında olan anlaşmada Türklerin Avrupa, Balkanlar ve Karadeniz’de kurdukları devletlerle ilgili bilgilere ulaşılabilir. Anadolu’yu yurt edinen Türkler bölgeye kendi adını verdi. Anadolu adı ilk kez 12’nci yüzyılda Bizans kaynaklarında Türkiye adıyla anılmaya başladı.

ANADOLU’DAKİ İLK SİYASİ TEŞEKKÜLLER

Anadolu’da İlk Türk Beylikleri

Danişmentliler (1080-1178): Danişment Ahmet tarafından Sivas’ta kuruldu. İlk dönem beylikleri arasında en güçlüsüdür. Anadolu’nun ilk medreselerinden olan Yağıbasan Medresesi Tokat Niksar’da yaptırıldı. Ayrıca Kayseri Ulu Camii de bu beyliğe ait bir eserdir.

Saltuklular (1072-1202): Ebulkasım Saltım Bey Erzurum merkezli kurmuştur. Anadolu’daki ilk Türk beyliğidir. Gürcüler ve Danişmentlilerle haçlılara karşı savaştılar. Kale Camii, Mama Hatun Türbesi, Üç Kümbetler, Tepsi Minare gibi eserler bıraktılar.

Mengücekliler (1080-1228): Mengücek Gazi tarafından kurulmuştur. Erzincan, Kemah ve Sivas taraflarında kurulmuştur. Sivas Divriği Ulu Camii ve Darüşsifası Mengücekliler tarafından kurulmuştur.

Artuklular (1102-1409): Alparslan’ın komutanlarından Artuk Bey tarafından Diyarbakır merkezli kuruldu. Harput, Mardin, Batman ve Diyarbakır bölgesinde hüküm sürmüştür. Daha sonra Hasankeyf, Harput ve Mardin Artukluları olarak üç kola ayrıldılar. Hoşgörüye dayalı bir yönetim anlayışları vardı. Artuklu Sarayı, Hasakeyf Köprüsü, Hatuniye Medresesi, Malabadi Köprüsü gibi eserler bıraktılar. Sibernetiğin kurucusu El Cezeri bu beylikte yetişti.

Çubukoğulları Beyliği (1085-1113): Çubuk Bey tarafından kurulmuştur. Dİyabakır’ın ele geçirilmesinde rol oynamışlardır.

İnaloğulları Beyliği (1098-1183): Sadr tarafından kuruldu. Haçlılara karşı başarılı mücadeleler yürüttüler.

Çaka Beyliği (1081-1097): Çaka Bey tarafından Malazgirt zaferi sonucunda İzmir ve çevresinde kuruldu. İzmir’de bir tersane kurarak donanma oluşturdular. Çaka Bey ilk Türk denizcisidir. İlk Türk donanmasını denize salmıştır. Bazı devletleri anlaşarak İstanbul’u almak için harekete geçmiştir.

Dilmaçoğulları Beyliği (1085-1394): Bitlis ve çevresinde Dilmaçoğlu Mehmet Bey tarafından kuruldu. Moğol istilasını en derinden yaşayan beyliklerden biridir.

Sökmenoğulları (1100-1207): Van Gölü ve Ahlat çevresinde Sökmen Bey tarafından kuruldu. Haçlılarla mücadelede önemli adımlar attılar.

İnançoğulları (1261-1368): Denizli ve çevresinde Mehmet Bey tarafından 1261 yılında kurulmuştur. Beylik 1368 yılında Germiyanoğulları’na katılmıştır.

Tanrıvermişoğulları (1081-1093): 1081 yılında Efes ve çevresinde Tanrıvermiş Bey tarafından kurulmuştur. Beyliğe 1093 yılında Bizans son vermiştir.

Türkiye Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu

Selçuk Bey’in torunu Kutalmış oğlu Süleyman Şah Alparslan döneminde Selçuklu hizmetinde olan bir komutandır. Ayrıca Anadolu fetihlerinde rol almıştır. İznik’i alarak devletin başkenti yapmıştır. Daha sonra Melikşah tarafından Türkiye Selçuklu Devleti hükümdarı olarak tanınmıştır. Bu dönemde Bizans oldukça karışık bir durumdaydı. Bu sayede sınırlarını Marmara ve Karadeniz’e kadar genişletti. Bizans ile Dragon Anlaşmasını yaparak onları yüksek oranda vergi ödemeye mahkum etti. Süleyman Şah ölünce devlet 6 yıl fetret devri yaşadı. Bugün Süleyman Şah Türbesi Lozan’a göre ülke sınırları dışındaki tek toprak parçamızdır.

Türkiye Selçuklu Devleti’nin Yükselişi ve Bizans ile Mücadeleler

Sultan 1. Mesut öleceğine yakın ülkeyi 3 oğlu arasında böldü. 2. Kılıçarslan kendisini Konya’da sultan ilan ederek devletin başına geçti. Daha sonra içerideki tüm karışıklıkları ortadan kaldırdı. Bunun üzerine de Bizans ile sıkıntılar yaşadı.

Miryokefalon Muharebesi (1176):  Manuel Komnen Kılıçarslan’dan Türkmenlerin aldıkları yerleri geri vermesini ister. Bunun üzerine Kılıçarslan Türkmenleri desteklemiştir. Karşısına çıkan büyük Bizans ordusunu yenen Selçuklu ordusu Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu kanıtlayan savaşı kazanmıştır.

Harzemşahlar Devleti (1097-1231)

Aral Gölü güneyi ile İran kuzeydoğu bölgeleri arasında Harezm olarak anılan bölgede kuruldular. Katvan Savaşı sonunda tam olarak bağımsız oldular. Devlet Büyük Selçukluya bağlı bir vali olan Muhammed Harzemşah tarafından kuruldu. Celaleddin Harzemşah devlete en parlak dönemini yaşattı. Ancak Moğol istilasından en çok etkilenen devletlerden biridir. 1230 yılında yapılan Yassıçemen Savaşı’nda Anadolu Selçuklu Devleti’ne yenildiler ve böylece yıkılma sürecine girdiler.

Türkiye Selçuklu Yönetim Anlayışı

Bu yönetim anlayışına  göre hükümdar:

  • Tebasının karnını doyuracak, sırtını giydirecek
  • Ekonomiyi güçlü tutacak, halkı zengin kılacak
  • Paranın ayarını koruyacak
  • Tebanın güvenliğini sağlayacak
  • Zorbalığa izin vermeyecek
  • Tebasına adaletle hükmedecektir.

Anadolu Selçuklu Devleti Divan Yapısı

Divan-ı Tuğra: İç ve dış yazışmaları sultan adına yapardı. Sultanın tuğrasını resmî belgelerin altına çekmekle görevliydi. Başkanına “Tuğracı” denilmekteydi.

Divan-ı Arz: Askerî işlerden sorumlu divandır. Ordunun ihtiyaçlarını karşılamak ve maaşlarını yapmakla görevli divandır.

Divan-ı İstifa: Maliyeden sorumlu divandır. Vergileri toplamak, bütçe yapmak görevleri arasındadır. Divan-ı İşraf: Devleti idare edenlerin görevlerini kanunlara uygun yapıp yapmadıklarını kontrol eden divandır.

Divan-ı Pervane: Tapu sicil kayıtlarını tutmak ve istihbarat faaliyetleri yapmakla görevli divandır. Anadolu’ya gelen Türkmenlere toprak dağıtılmasını gerçekleştirmiştir.

TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ’NİN TEŞKİLAT YAPISI

Siyasi Yapı

Türkiye Selçuklu Devleti çoğu alanda Büyük Selçuklu Devleti’ni örnek alır. Devlet hükümdar ailesinin ortak malıdır. Hükümdarlar Keyhüsrev, Keykavus ve Keykubat gibi Fars kökenli unvanlar aldı. Devlet işleri Divan’da görüşüldü ve melikler atabey kontrolünde yönetici olarak sancaklara gönderildi.

Askerî Teşkilat

Ordu temeli insana dayalıydı. Selçuklu ordusu daimi ve yardımcı kuvvetlerden meydana gelen güçlü bir orduydu.

Sosyal Yapı ve Ekonomik Durum

Halk göçebe, köylü ve şehirli olarak üç gruptan oluşurdu. Göçebeler uç bölgelerde hayvancılık, köylüler tarım ve hayvancılık, şehirliler ticaretle ya da devlet görevleriyle uğraşırdı. Yapılan kervansaraylar Anadolu’nun ticaret merkezi olmasını sağlamıştır. Ayrıca ticaretti Ahi teşkilatının da büyük payı vardır.

Kültürel Yapı

Bu devlet öğretim faaliyetlerine önem verirdi. Medreselerde dini ve ilmi eğitim verilirdi. Gök Medrese, Erzurum Çifte Minareli  Medrese, Karatay Medresesi gibi yerler eğitim verilen yerler arasındadır.

HAÇLI SEFERLERİ 11 ve 13’üncü yüzyıllarda Hristiyanların kutsal saydığı yerleri Müslümanlardan almak adına düzenledikleri seferlerdir. Adını askerlerin önlerine taktıkları haç sembolünden alır.

Haçlı Seferlerinin Sebepleri

Dinî Sebepler

  • Hristiyanların kendileri için kutsal kabul ettikleri Kudüs, Urfa ve Antakya’yı Müslümanlardan geri almak istemeleri
  • Avrupa’daki Katolik kilisesi ve Kluni tarikatının halkı Müslümanlara karşı kışkırtma politikası takip etmeleri

Ekonomik Sebepler

  • Avrupalıların Doğu’nun zenginliklerine ulaşmak istemeleri
  • Dönemin papalarının Ortodoks kilisesini egemenlikleri altına almak ve nüfuzlarını artırmak istemeleri

Siyasi Sebepler

  • Bizans’ın Türklerin ilerleyişini durdurmakta başarısız olması ve Avrupa devletlerinden yardım istemesi
  • Bazı derebeylerin şöhret ve toprak kazanmak istemeleri

Haçlı Seferlerinin Başlaması

Haçlı Seferleri belli aralıklarla devam etmiştir.

Birinci Haçlı Seferi (1096-1099): Malazgirt’ten sonra Türkler Marmara’ya kadar ilerledi. Bu ilerleyiş Hristiyanları korkuttu. Papa teşvikiyle 600 bin kişilik bir ordu toplandı ve Kudüs’ü tekrar almak amacıyla harekete geçti. Daha sonra 1. Kılıçarslan sayıca üstün olan bu orduya karşı vurkaç taktiğiyle ilerledi. Ancak Haçlı Ordusu Kudüs’ü geri aldılar ve çok sayıda Müslümanı öldürdüler.

İkinci Haçlı Seferi (1147-1149): Kudüs’te Latin Krallığı kurulunca yapılan savaşlar devam etti. Urfa, Halep ve Şam ellerinden alınınca papanın çağrısıyla yeniden birleştiler. Daha sonra yapılan savaşı Anadolu Selçuklu devleti kazandı ve evlerine geri döndüler.

Üçüncü  Haçlı Seferi (1189-1192):

Selahattin Eyyubi tarafından Kudüs’ün yeniden geri alınmasıyla hazırlıklar başladı. Güçlü devletlerden oluşan ordu Anadolu’ya geldi. Ancak yenilgiyi alınca arkasına bile bakmadan geri döndü. Selahattin Eyyübi kale savunmasında avantaj sahibi olmadığını anlayınca Kudüs’e geri çekildi.

Dördüncü Haçlı Seferi (1202-1204): Üçüncü haçlı seferinin başarısız olması üzerine papa tarafından yeni bir ordu kuruld. Bizans’ta süren taht kavgaları için İstanbul’a yönlerini çevirdiler ve başarısız oldular. Çünkü İstanbul’a gelerek şehri işgal ettiler ve burada bir Latin Krallığı kurdular.

Haçlı Seferlerinin Sonuçları

Dinî Sonuçlar Siyasi Sonuçlar Ekonomik ve Sosyal Sonuçlar Bilimsel Sonuçlar • Avrupa’da kilise ve din adamlarına olan güven sarsılmıştır.

Dini Sonuçlar

  • Haçlılar, Müslümanlardan kutsal yerleri alamamışlardır.
  • Katolik Kilisesi ile Ortodoks Kilisesi arasındaki ayrılıklar daha da artmıştır.
  • Skolastik düşünce önem kaybetmeye başlamıştır. • Feodalite rejimi zayıflamıştır.
  • Krallıklar güçlenmiş ve Avrupa’nın siyasi yapısında değişiklik meydana gelmeye başlamıştır.

Siyasi Sonuçlar

  • Türklerin batıya ilerleyişi bir süreliğine durmuş, fetih hareketleri yavaşlamıştır

. • Bizans gerekli yardımı alamamış, ülke içinde karışıklıklar devam etmiştir.

  • Yapılan mücadeleler İslam dünyasını Moğol saldırılarına karşı güçsüz bırakmıştır.

Ekonomik ve Sosyal Sonuçlar

  • Cenova, Marsilya gibi Akdeniz limanları önem kazanmaya başlamıştır.
  • Doğu ve Batı arasındaki ticari faaliyetler hızlanmıştır.
  • Köylüler ve burjuvalar yeni haklar elde etmeye başlamışlardır.
  • Yapılan seferlerin masraflarının karşılanması için bankerlerden borç para alınması bankacılık sisteminin oluşmasını sağlamıştır.

Bilimsel Sonuçlar

  • Avrupalılar, İslam medeniyeti ve pozitif bilimlerle tanışmışlardır.
  • Barut, pusula, matbaa ve kâğıt gibi icatlar Avrupa’ya taşınmıştır. Böylece bilimsel ve kültürel hayatta yeni bir döneme girilmiştir.

Türkiye Selçuklu Devleti’nin Moğollarla İlişkileri

Türkiye Selçuklu devleti en parlak dönemini Alaaddin Keykubat zamanında yaşadı. Bu dönemde imar bakımından birçok faaliyet yürütüldü. Doğu sınırlarında bulunan Moğol tehdidine karşı Keykubat’ın önlemleri daha ilk yıllarda işe yaramıştır.

Babailer İsyanı (1240): Türklerin İslamiyeti kabulüyle mistik yönelimler de dervişler arasında çıkar. Baba zayıflatmış ve halkın devlete düşman olmasına yol açmıştır.

.Kösedağ Muharebesi (1243) : Türkiye Selçuklu Devleti Baba İshak isyanını bastırınca Moğollar ilk fırsatta Anadolu’ya yöneldi. Harzemşahlar ortadan kalkınca bir tampon bölge de artık devam etmedi. Bu yüzden Moğollar kolayca Anadolu’ya hakim olabildiler.

Anadolu’da Kurulan İkinci Türk Beylikleri

Karamanoğulları Beyliği (1250-1487): Nûre Sûfi Bey tarafından kurulmuş, Konya, Ermenek, Ereğli, Ankara, İçel, Antalya dolaylarına hâkim olmuşlardır. Karamanoğlu Mehmet Bey zamanında Türkçe’yi resmî dil olarak ilan etmişler ve bu dilin gelişmesine katkı sunmuşlardır.

Germiyanoğulları Beyliği (1260-1429): Kerimeddin Ali Şîr Bey tarafından kurulmuştur. Kütahya’yı beyliğinin merkezi yapmıştır. II. Murad zamanında Osmanlılara katılmışlardır.

Karesioğulları Beyliği (1303-1345): Karesi Bey tarafından Balıkesir merkezli olarak kurulmuştur. Denizcilikle uğraşan ilk beyliktir. 1345 yılında Osmanlılara katılmıştır

Aydınoğulları Beyliği (1300-1425): Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından İzmir, Manisa, Aydın çevresinde kurulmuştur. Denizcilik faaliyetleriyle uğraşan bir beyliktir

Saruhanoğulları Beyliği (1300-1410) :Saruhan Bey tarafından Manisa merkez olmak üzere kurulmuştur.

Menteşeoğulları Beyliği (1280-1426) :Menteşe Bey tarafından Beçin merkez olmak üzere Antalya, Denizli ve Muğla çevresinde kurulmuştur. Denizcilik faaliyetleriyle uğraşan bir beyliktir.

Hamidoğulları Beyliği (1280-1391) Hamidoğlu İlyas Bey tarafından Uluborlu merkez olmak üzere kurulmuştu

Dulkadiroğulları Beyliği (1337-1522) Zeyneddin Karaca Ahmed Bey tarafından merkezi Elbistan olmak üzere kurulmuştur. Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlılar’a katılmış beyleri ise Osmanlı hizmetine girmişlerdir.

Candaroğlulları: Candar Bey tarafından Kastamonu ve Sinop merkezli kurulmuş bir beyliktir. Osman Bey tarafından Söğüt, Domaniç merkez olmak üzere kurulmuş, beylik daha sonra devlet hâline dönüşmüştür.

BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI SİYASETİ

1302-1453 YILLARI ARASINDAKİ SÜREÇTE MEYDANA GELEN BAŞLICA SİYASİ GELİŞMELER

Başlıca Siyasi Gelişmeler

  • Koyunhisar Muharebesi 1302
  • Bursa’nın Fethi 1326
  • Palekanon Muharebesi 1329
  • İznik’in Fethi 1331
  • İzmit’in Fethi 1337
  • Karesi Beyliği’nin Alınması 1345
  • Çimpe Kalesi’nin Alınması 1353
  • Edirne’nin Fethi 1363
  • Çirmen Muharebesi 1371
  • Birinci Kosova Savaşı 1389
  • Niğbolu Savaşı 1396
  • Ankara Savaşı 1402
  • Fetret Devri 1402-1413
  • Varna Muharebesi 1444
  • İkinci Kosova Savaşı 1448

ON ÜÇÜNCÜ YÜZYILIN SONLARINDA ANADOLU VE ÇEVRESİNDEKİ JEOPOLİTİK DURUM

Anadolu Türkiye Selçuklu Devleti (1077-1308)

13’üncü yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçuklu devletinin güçlü dönemidir. Moğol İstilası sonrasında yaşanan 1243 Kösedağ Savaşı sonrasında Anadolu siyasi yapısı değişmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti dağılma sürecine girmiş ve Anadolu’da bir otorite boşluğu oluşmuştur.

Kayıların Anadolu’ya Gelişi

Kösedağ Savaşı sonrası Anadolu Türk siyasi birliği bozuldu. Böylece Anadolu’da ikinci beylikler dönemi başladı. Kayılar Malazgirt sonrası Anadolu’ya geldi. Daha sonra Moğol İstilasıyla batıya sürüklendiler. Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i yaylak olarak kullanmaya başladılar. Selçuklu Devleti tebaası olarak yaşamış ve ordusuna da destek vermişlerdir.

Bizans İmparatorluğu (395-1453): Anadolu’da hüküm süren devletlerden olan Bizans kendi içinde sorunlar yaşıyordu ve taht kavgaları eski gücünü kaybetmesine yol açmıştı.

İlhanlı Devleti (1256-1335): Cengiz Han torunu Hülagü tarafından kuruldu. Abbasileri yıktılar ve Anadolu üzerinde bir dönem hakimiyet kurdular.

Altınorda Devleti (1227-1502): Cengiz Han torunu Batu Han kurdu. Hazar Denizi ve Karadeniz arasında hüküm sürdüler. Timur tarafından yıkıldılar.

Memluk Devleti (1250-1517): Mısır’da Aybek tarafından kuruldu. Abbasi halifesinin Mısır’da olması İslam dininde Memluklere üstünlük sağlamıştır. Baharat Yolu ekonomik olarak güçlü olmalarını sağlamıştır.

Balkanlar ve Avrupa: Bu dönemde Avrupa’da siyasi birlik yoktu. Feodalitenin olduğu bu topraklarda hep savaş vardı. Balkanlar da çok sayıda etnik grubun çatışmasına maruz kalıyordu.

DEVLETLEŞME SÜRECİNDE BİZANS’LA OLAN İLİŞKİLER

Osmanlı-Bizans İlişkileri

Osmanlı Beyliği başına Osman Bey geçince Bizans ile çok sayıda savaş yapılmıştır. Bizans’a karşı stratejik yaklaşan Osman Bey üstünlük sağlamıştır. Derbentler ele geçirilince Bizans kaleleri arasında ulaşım sınırlı hale gelmiştir.

Koyunhisar Muharebesi: Bilecik ve Yenişehir arası alınınca Osman Bey İznik’i kuşattı. Bunun üzerine İstanbul’dan gelen ordu Koyunhisar Kalesi yakınında yenildi.

Sınırların Genişlemesi

Bursa’nın Fethi: Orhan Bey 1324 yılında Osmanlı tahtına geçti. Bursa üzerine kısa sürede harekete geçti. Dışarıdan yardım gelmeyince Bursa Osmanlı yönetimine geçti. Daha sonra beylik merkezi buraya taşındı. Şehir kısa sürede dini ve sosyal eserlerle Türk kimliğine büründü. Bu fetih ile Osmanlı gerçek bir devlete dönüşmeye başladı.

 Palekanon Muharebesi: Orhan Bey Bursa’yı aldıktan sonra İznik’te karar kıldı. Bizans İstanbul’dan sonra en önemli Osmanlı şehriydi. Bizans İstanbul’dan İzmit ve İznik’i kurtarmak adına ordu hazırladı ve iki ordu Palekanon mevkiinde karşılaştı. Osmanlı bu savaştan galip çıktı.

İznik ve İzmit’in Fethi: Palekanon Savaşı sonrasında Osmanlılar İznik üzerine harekete geçti. İznik Tekfuru yardım gelmeyeceğini anlayınca şehri teslim etti.  Şehirdeki Ayasofya Kilisesi camiye çevrildi.

Karesioğulları Beyliği’nin Alınması (1345): Karesi gazilere Bizans’a karşı güçlü olan Orhan Bey ile birleşmek istiyordu. Orhan Bey bu beylikteki gaziler arasındaki mücadeleyi kullanarak ülkesine katmıştır. Bununla birlikte Osmanlı Devleti Anadolu Türk siyasi birliği için ilk adımı atmıştır ve ilk donanmaya sahip olmuştur.

Rumeli’deki Fetihler Rumeli’ye Geçiş

Osmanlı Beyliği Rumeli yönünde genişledi. Bu sebeple Bizans imparatoru kızını Orhan Bey ile evlendirdi. Böylece Kantakuzen tahta Bizans tahtına oturmuştur. Böylece o da Orhan Beye Sırplara karşı yardımda bulunmuştur.

Edirne’nin Fethi: Orhan Bey’in küçük oğlu Halil İzmit Körfezi’nde korsanlarca tutsak alındı. Orhan Bey bunun için Bizans’tan yardım istedi. Bizans bu durumda bir anlaşma imzalattı. Şehzade Murat ve Lala Şahin önce Çorlu’yu daha sonra da Edirne’yi almışlardır. Sazlıdere Savaşı ile Edirne Osmanlı Devleti sınırları içine girmiştir.

Sırp Sındığı Muharebesi (1364): Edirne alınında Papa Avrupa’da bir Haçlı birliği oluşturdu. Haçlılarla Sırp Sındığı mevkiindeki savaşı Osmanlı kazandı. Böylece Osmanlı ilerlemesi Balkanlar’da hızlandı.

Çirmen Muharebesi (1371): Sırp Sındığı öcünü almak isteyen Sırplar, Osmanlı ile karşı karşıya geldiler. Ancak bu savaşı da Osmanlı Devleti kazandı.

Kosova Muharebesi (1389): Birinci Murat Balkanlarda fetih hareketlerini Bulgaristan topraklarını alana kadar devam ettirdi. Sırplar Osmanlı Devleti’ne karşı savaş kararı aldı. Kosova’da 8 saat süren savaş sonunda Osmanlı Devleti savaşı kazandı. Birinci Murat savaş sonunda savaş meydanını gezerken yaralı bir Sırp tarafından şehit edildi. Daha sonra tahta Yıldırım Beyazit geçti.

İstanbul’un Kuşatılması: Yıldırım Osmanlı tahtına geçtiğinde Bizans taht kavgalarıyla mücadele ediyordu. Daha sonra Yıldırım ilk kez İstanbul’u kuşattı. Bu sırada Anadolu’da Karamanoğulları isyan edince bu kuşatma başarısız oldu.

 Niğbolu Muharebesi (1396): Osmanlı Balkanlarda ilerleyişi ve İstanbul kuşatması sonucu Papa büyük bir Haçlı ordusu hazırlandı. Yıldırım Beyazit Niğbolu Ovası’nda 2 saat içinde rakip orduyu yendi.  Mısır’daki halife Yıldırım’a Sultan-ı İklim-i Rum unvanı verdi.

Edirne Segedin Antlaşması (1444):Balkanlardaki Osmanlı yenilgileri Türkleri atmak isteyen Avrupalılara cesaret verdi. Daha sonra haçlılarla iş birliği yapan Karamanoğulları da saldırıya geçti. Osmanlı barış istemek zorunda kaldı. Böylece Macarlar ile Osmanlı arasında Edirne Segedin Anlaşması imzalandı. Osmanlı ‘yı geçmeme ve 10 yıl burada kalma kararı aldı.

Varna Muharebesi (1444): Balkanlardaki barış sağlanınca İkinci Murat Anadolu üzerine sefere çıktı. Edirne Segedin Anlaşmasına güvenen Murat, tahtı oğlu İkinci Mehmet’e bıraktı. Bunun üzerine Haçlılar yeniden saldırıya geçti. Varna yakınlarında tekrar ordunun başına geçen İkinci Murat Haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattı.

  1. Kosova Muharebesi (1448): Varna’nın öcünü almak isteyen Macarlar yeni bir Haçlı ordusu hazırladı. Haçlı orduları Kosova’ya geldiği gibi İkinci Murat ordusuyla geldi. Yapılan savaş Osmanlı zaferiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı’ya karşı bir daha Haçlı seferi yapılmadı. Böylece Osmanlı Devleti’nin balkanlardan atılmayacağı anlaşıldı.

Rumeli’de Fetih Politikası

Osmanlı Rumeli’de fetihler Balkanlarda bulunan kral, despot ve beylerin siyasi çatışmasına denk gelir. Bu yüzden kolayca burada kalıcı olmayı başarmıştır. Karesioğulları alınınca bu durumlar daha da kolaylaşmıştır. Rumeli’deki ilk fetih Çimpe Kalesi’dir.

Demografik Güçler

Anadolu’nun Türk yurdu olmasında dervişler önemli bir rol oynadı. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında olduğu gibi ‘nın Rumeli politikasında da dervişler etkili oldu. Kitleleri çeken, etkileyici, hoşgörü siyaseti Osmanlı’nın kalıcılığını arttırmıştır.

İskân ve İstimâlet Politikası İskân Politikası (Şenlendirme): Anadolu’dan yeni fethedilen Rumeli topraklarına nüfusun getirilmesi demektir. Anadolu’dan getirilen nüfus için gerekli yeni yerleşim yerleri kurulmuştur. Yeni yurt sahibi olanlar sayesinde imar faaliyetleri başlamış, Balkanların Türkleşmesi ve İslamlaşması gerçekleştirilmiştir.

İstimâlet politikası (Gönül Alma): Osmanlı Devleti Balkanlardaki gayrimüslimleri cizye vergisi dışında Müslümanlardan ayrı tutmamıştır. Gayrimüslimlerin can ve mal güvenliği sağlanmıştır. Osmanlı Devleti, ayrım gözetmeden tüm tebaayı korumayı kendine vazife edinmiştir. Koruyucu, uzlaştırıcı ve hoşgörülü siyaset anlayışı ile fetih hareketleri gerçekleştirilmiştir. Bütün bunlar istimâlet (gönül alma) yoluyla gerçekleştirilmiştir

OSMANLI DEVLETİ İLE TİMUR DEVLETİ ARASINDAKİ MÜCADELE

Türk Dünyasında Liderlik Mücadelesi

Yıldırım Beyazit Anadolu ve Rumeli’de Türk siyasi birliğini büyük ölçüde sağladı. İstanbul’u alacakken doğuda Timur tehlikesi ortaya çıktı. Timur ve Yıldırım bu dönemde dünyada yenilmeyen iki büyük Türk hükümdarıdır.

Ankara Muharebesi

Timur, Osmanlı Devleti’nin genişleyerek merkezi otoriteyi güçlendirmesinden rahatsızdı. Timur elinden kaçan Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf ve Anadolu Beyliklerinin liderleri de Yıldırım’ın elinden kaçarak rakibine sığındı. Karşılıklı mektuplaşmalar sonunda iki hükümdar karşı karşıya geldi. Daha sonra Ankara Ovası içinde yapılan savaşı Timur kazandı ve Yıldırım Beyazit ve oğulları Timur’a esir olarak düştü.

Fetret Devri (1402-1413)

Ankara Savaşı sonrası Osmanlı başsız kaldı. Bu dönemde ülkenin siyasi birliği bozuldu ve oğulları taht kavgasına başladı. Bu 11 yıllık dönem Fetret Devri olarak anıldı. Bu dönemde Timur’a sığınan beyler yeniden beyliklerini kurdular. Ancak Çelebi Mehmet yönetimi ele alarak bu döneme son verdi.

Şeyh Bedreddin Olayı

Osmanlı’da dini olarak ortaya çıkan ilk isyandır. Şeyh Bedreddin etrafına topladığı kişilerle yönetime isyan etti. Bu dönemde de Bayrami tarikatı ve Hurufilik inancı bu isyanın sebepleri arasındadır. Osmanlı Devleti bu isyanı kısa sürede bastırdı ve yönetimi yeniden tesis etti.

DEVLETLEŞME SÜRECİNDE SAVAŞÇILAR VE ASKERLER

OSMANLI ASKERİ YAPISI

Kapıkulu Askerleri

Kapıkulu askerleri; kapıkulu piyadeleri ve kapıkulu süvarileri olarak ikiye ayrılır. Piyadeler içinde acemi ocağı, Yeniçeri ocağı, cebeci ocağı ve topçu ocağı gibi sınıflar vardı.

Pençik Kanunu: Rumeli’de alınan yerlerden asker ihtiyacı karşılamak için çıkarılan kanundur. Savaşlarda alınan esirlerin beşte biri vergi karşılığı devletin oldu. Bu gençler kısa bir eğitim sonunda Yeniçeri Ocağı’na alındı. Daha sonra bu gençler Anadolu’da Türk aileleri yanına verilmeye başladı. Küçük yaşlarda ücret karşılığı çiftçilik yaptılar ve Türk İslam kültürünü öğrendiler.

Acemi Ocağı: Birinci Murat zamanında ortaya Gelibolu’da çıktı. Savaşlarda küçük yaşta esir alınan Hristiyan çocuklar Anadolu köylüsünün yanında Türk ve İslam kültürüne göre yetişerek bu ocağa alındı. Acemi ocağı, askeri okul statüsünde faaliyet gösterdi ve kapıkulu ocaklarının asker ihtiyacını karşılardı.

Yeniçeri Ocağı: Padişahın hizmetindeki yaya kuvvetlerdir. Birinci Murat döneminde kurulmuştur. Evlenemezler ve farklı bir meslekle uğraşamazlar.

Cebeci Ocağı: Yeniçerierin muharebede kullanacağı askeri malzemeyi tedarik eden ocaktır. Ocak savaş zamanı gerekli malzemeyi cepheye taşıyarak yeniçerilere dağıtır ve savaş sonunda toplardı.

Topçu Ocağı: Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak için kurulmuştur. Osmanlı ordusu ilk kez Birinci Kosova Savaşında top kullanıldı. Başında topçubaşı bulunurdu.

Top Arabacıları Ocağı: Osmanlıların ilk devirlerinde kullanılan deve, katır ve beygirleri savaş meydanına taşıyorlardı. Topçuluk gelişince büyük toplar dökülmeye başladı. Böylece topların taşınması için topçu arabacıları ocağı kuruldu.

Kapıkulu Süvarileri: Birinci Murat zamanında sipahi ve silahdar adıyla padişahı savaş meydanında korumakla görevli olan askerlerdir.

 Eyalet Askerleri

Osmanlı ilk zamanında eyalet askerleri tımarlı sipahi, azap ve akıncılardan oluşuyordu. Ayrıca eyaletler Osmanlı’ya savaş zamanında asker sağlamakla yükümlüydü.

Tımarlı Sipahiler: Osmanlı’nın en önemli askeri kuvvetlerinden biridir. Toprak tesis edilen toprak sahipleri arazi büyüklüğüne göre asker beslerdi. Bu askerler barış zamanı tarla işi ve güvenlik sağlarken savaş zamanı askerleriyle birlikte orduya katılırdı. Bu askerlere cebelü adı verilirdi.

Azablar: Yaya sınıfından olan bu askerler kalelerde muhafızlık ederdi. Azaplar bekar anlamında olup Anadolu’da bulunan güçlü gençler arasından seçilirdi.

Akıncılar: Osmanlı Devleti’nde hafif süvari kuvvetidir. Tamamen Türklerden oluşan ve sınır hatlarında görev yapan askerlerdi. Düşman ülkelere akın yaparlar ve ordu için keşif hizmetinde bulunurlardı.

TIMAR SİSTEMİ Osmanlı Devleti askeri ve tarım alanında ihtiyacını karşılamak için bu sistemi uygulamıştır. Böylece vergi ödeyen kişiler toprağı işledi ve düzenli olarak devlete yük olmadan asker ihtiyacı giderilmiştir. Devlet vergisini halktan almadan askeri hizmet karşısında tımarlı sipahiye tesis etmiştir. Bu vergi karşılığında cebelü denen askerlerle tımarlı sipahi savaşa katıldı.

Tımarlar fonksiyonlarına göre has, zeamet ve tımar olarak bölümlere ayrılmıştır. Has, geliri 100.000 akçeden fazla olan topraklardır. Bu topraklar padişaha ait olan topraklardır. Zeamet, geliri 20.000 akçe ile 100.000 akçe arasında olan topraklardır. Bu topraklar devletin üst düzey yöneticilerine aittir. Tımar topraklar ise geliri 20.000 akçeye kadar olan topraklardır. Genellikle tarım ile uğraşan köylü, çiftçi kesime verilmiştir. Osmanlı eyalet sisteminin temelini oluşturmuştur.

BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI MEDENİYETİ

Ahilik Teşkilatı

Ahi Evran, Kayseri merkez olarak şehir şehir gezerek esnafları teşkilatlandırdı. Böylece ahilik bir esnaf teşkilatı olarak ortaya çıktı. Burada ahlak oldukça önemlidir. Fiyatlar bu teşkilat tarafından belirlenir, gerekli denetimler bu teşkilatça yapılır ve herkes esnaf olamazdı.

OSMANLI DEVLET İDARESİ

Divân-ı Hümâyun teşkilatı

Bu kurul kendi içinde ilmiye, kalemiye ve seyfiye olarak üç sınıftan oluşurdu.

İlmiye: Devletin ulema sınıfını oluştururdu.

  • Kazasker: Şeri ve hukuki işleri yürütürdü. Ayrıca din adamı ataması da yapardı. Müderris ataması da yapardı. Eğitim ve din işlerinden de sorumluydu.
  • Şeyhülislam: Dini konularda doğruluğu tasdik eden kişidir.

Kalemiye: Osmanlıda bürokrasi sınıfıdır.

  • Defterdar: Padişahın ve devlet gelirlerinin kaydını tutardı.
  • Nişancı: Padişah adına yazılacak ferman, berat gibi resmi yazışmalarda padişahın tuğrasını çekerdi.
  • Reisülküttap: Dış işlerden sorumlu görevliydi.

Seyfiye: Askeri işlerden sorumlu sınıftır.

  • Veziriazam: Başvezirdir. Padişahın yerine serdar-ı ekrem olarak ordu komutanı sıfatıyla savaşa gitmiştir. Padişah yokken divana başkanlık eder.
  • Vezirler: Belli alanlardan sorumludurlar.
  • Kaptanı Derya: Donanma komutanıdır.

Açık Lise 3. Dönem Sınav Tarihi
20 – 21 Temmuz 2024
SPONSOR