Açık öğretim lisesi akaid 1 dersine ait konu özetlerini görüntülemektesiniz. Açık lisede yer alan akaid 1 ders içeriğine ait tarafımızca özet çıkarılmıştır. Bir çok öğrenci akaid 1 ders özeti ile akaid sınav sorularından başarılı olmuştur. açık lise imama hatip lisesi için ders listesinde yer alan konu özeti.
AKAİD İLMİ
Dinin Kaynağı İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem’e bildirilen din tevhid dini olarak bilinmektedir. İlk peygamberimiz ve ardından gelen tüm peygamberler insanlara Allah’ın varlığını, birliğini, ahireti ve peygamberliği anlatmaya çalışmıştır. Allah tarafından gönderilen tüm peygamberlere tebliğ edilen dinlerde inanç kuralları aynıdır. Bu ortak olan dine ise “İslam” adı verilir. Ancak insanları beşerî sebeplerden tebliğ edilen dinlerden uzaklaşmış ve birçok yenilikler yapmışlardır. Bu sebeplerden dolayı Allah yeryüzüne peygamberler göndererek eskideki dinleri asıl şekliyle öğretmeye çalışmıştır. Öğrenemeyen topluluklara ise adı farklı ama kuralları aynı olan yeni dinler göndermiştir. İnsanların sonradan değişmesine rağmen Allah tüm insanlığı en güzel şekilde yaratmıştır.
Akaidin Tanımı, Konusu ve Amacı İslam dini açısından büyük bir öneme sahip olan akaid kelimesi Müslümanlık inancında inanılması farz olarak kılınmış kural ve hükümlerine, imanın esaslarına genel olarak verilen addır. Bu ilimde Allah’ın birliği, varlığı, fiilleri ve sıfatları bir bütün olarak ele alınır. Bu gibi konuların ardından peygamberlere, meleklere ve Allah tarafından gönderilen kitaplara iman edilmesi ve hükümleri konu olarak işlenir. Öldükten sonra yeni bir hayatın başlangıcı olan Ahiret ve günlük yaşantılarımızda karşımıza çıkan kaza ve kader konuları da akaid ilminin diğer konuları arasında yer alır. Özet olarak bu ilim İslam dininde yer alan temel inançların ve bu inançların şartlarını insanlara izah etmekle yükümlüdür.
İslam Akaidinin Temel Özellikleri Akaid ilmi Müslümanlık için ilk şartlardan birisi olan inancın esaslarını ve bu esasların altında yatan gerçekleri insanlara öğreterek Dünya hayatında daha huzurlu bir hayat yaşamalarını sağlamaktadır. Temel görevlerinden bazıları ise şunlardır:
İslam Akaidinin Kaynakları Birçok insanın gönülden iman etmesi yolunda çalışan İslam akaidinin temel kaynakları Kur’an-ı Kerim ve peygamber efendimiz tarafından söylenen hadislerdir. Bu ilim için gerekli olan esaslar bu kaynaklarda açık bir şekilde yer almaktadır. İslam dininin yol göstericisi olan Kuran içerisinde Allah’a, meleklere, peygamberlere ve meleklere iman edilmesi gerektiğini anlatan birçok ayet yer almaktadır. Hadisler içerisinde de bu iman şartları peygamberimiz tarafından çok kez dile getirilmiştir. Akaid ilminin yararlandığı diğer kaynakları içerisinde birçok bilim tarafından da yararlanılan akıl ve duyu organları yer almaktadır. Her insana eşit olarak verilen bu duyu organları direk bir kaynak olarak görülmese de diğer kaynakları anlayabilmek için bir araçtır.
İMAN VE MAHİYETİ
İman ve İmanın Mahiyeti İman kelimesi İslam dininde Allah’ın gönderdiği kitaplara, peygamberlere, meleklere ve Allah tarafından tamamen yasaklanmış olan her şeye kalben inanmak ve bunu dile getirmek anlamını taşır. Her insanın içinde yatan iman derecesini yalnızca Allah bilebilir. Diğer insanlara tarafından görülebilen boyutu ise emredilmiş olan namaz, oruç, zekât vb. şartların yerine getirilmesidir. Bir insanın iman derecesi ve bu konudaki bilgi düzeyine göre farklı isimler almıştır.
Taklidi-Tahkiki İman: Yeterli kanıtlara dayanmadan yalnızca anne, baba ve çevredeki insanlardan duyarak edinilen iman derecesine taklidi iman adı verilmiştir.
İcmali-Tafsili İman: İmanının ilk derecesi olarak da bilinen ve tevhid, şahadet kelimelerinin kalpten inanılarak söylendiği iman türüne verilen isimdir.
İman ve Amel Arasındaki İlişki İslam dininde yer alan kavramlardan birisi olan amel insanların kendi iradesiyle yapmış olduğu davranış, iş ve eylemlere verilen addır. İman ve amel birbirinden farklı anlamlara gelen kavramlar olsa da aralarında çok sıkı bir bağ bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise iki kavram ayrılmaz bir bütün değildir. İyi ameller yerine getirmeyen insanlar kalpleri iman ile doluysa, işlemiş oldukları günahları helal saymadıkları sürece Allah katında mümin olarak görülmektedir. Bu iki kavram arasında en önemli bağlantı ise kalbiyle ve diniyle tamamen imana sahip olan bir kişi güzel ameller yapma gayesi ile yaşamını sürdürür. Yaşamı boyunca yaptığı amellerin en temel sebebi kalbinde ve diline bulunan Allah imanı da diyebiliriz.
İmanın Geçerli Olmasının Şartları Bir insanın sahip olduğu imanın geçerli olarak sayılabilmesi ve ebedi kurtuluş olarak bilinen Cennet’e gidebilmesi için bazı şartlar mevcuttur O şartlardan bazıları ise şunlardır:
İnanç Bakımından İnsanlar İslam dinine bakış açısı ve imanı bakımından insanlar toplamda üç gruba ayrılırlar. Bunlar:
ALLAH’A İMAN
Allah’a İman ve İslam Akaidindeki Yeri Diğer tüm dinlerde ve inançlar da olduğu gibi İslam dininde bir ilah fikri mevcuttur. Hz. Adem’den itibaren tüm peygamberler, insanlara Allah’ı ve O’na nasıl iman edileceğiniz anlatmaya çalışmıştır. İnsan oğlu her ne kadar yolundan saparsa sapsın, asla bir İlah fikrinden vazgeçememiştir. Çünkü ilah fikri ortadan kaybolduğunda insanlar boşluğa düşer, hayat anlamsız hale gelir. Allah’a iman etmek, İslam dininin temelini oluşturur. Çünkü Allah’a iman eden kişiler; İslam inancına uygun ibadet edebilir, inanç esaslarını kavrayabilir ve ahlaki prensipler kazanabilir. Unutmayalım ki; Müslüman olurken edilen kelime-i şehadet içerisinde Allah’a iman ve Hz. Peygamber’in O’nun kulu ve elçisine inanmaktır. Dolayısıyla Müslüman olmak isteyen bir kişini önce Allah’a iman etmesi gerekmektedir.
Allah İnancının Fıtriliği Allah inancı tüm insanların fıtratında vardır. Bu inanç, yaş ilerledikçe kaybolabilir veya başka bir inanca dönebilir. Fakat bunlara neden olan genellikle yaşadıkları toplumun dini inancıdır. İnsanlar ilk doğdukları andan itibaren Allah inancını içlerinde hissederler. Çevrelerinde olup biten her şeyin bir başlangıç noktası ve bir yaratıcısı olduğunu bilmeye ihtiyaç duyarlar. Bebeklikten itibaren Allah inancına sahip olan insanlara, doğru dinine eğilim göstermesi sağlanmaz ise daha düşük canlılara tapmaya başlarlar. Din tarihi boyunca insanların Allah dışında bir şeylere taptığına şahit olunmuştur. Ne yazık ki onlar doğru yolu bulamayan kimseler olarak dünyadan göçüp gitmişlerdir. İnsanın fıtratında olan yaratıcısına, Allah’a inanması onun doğru yola ulaşmasına sebep olur.
Allah’ın Varlığı ve Birliği Allah’ın varlığı birçok toplum tarafından bilinmekte ve inkâr edilmemektedir. Fakat birliği konusunda pek çok toplum hemfikir değildir. Birçok toplumun çok tanrılı din anlayışı bulunmaktadır. Bu düpedüz şirk koşmak olduğundan dolayı, insanların günaha girmesine ve müşrik olmasına sebep olmaktadır. Bu sebepten dolayı Allah’ın varlığı ve birliği konusunda pek çok delil ortaya konulmuştur. Bunlar; akli ve nakli deliller olarak ikiye ayrılmaktadır.
Allah’ın İsimleri Rabbimizin pek çok ismi bulunmaktadır. İsimlerin en güzeli her zaman O’na aittir. Çünkü bunca güzelliği yaratan Allah’ın güzelliği ortadadır. Allah’ın 99 tane adı olduğu ortaya sürülmektedir. Fakat bu sayıdan çok daha fazla ismi vardır, 99 tane bilinmesinin sebebi bu adların beraber okunduğunda sevap kazanılmasıdır. Allah lafzı ise tüm isimleri içinde barındıranıdır. Bu isim, O’ndan başka kimse için kullanılamaz ve hiçbir varlıkta bulunamaz. Allah ismini karşılayacak ne bir söz ne de bir kelam yoktur, bunun tarifi mümkün değildir. Bu sebepten dolayı tercümesi mümkün değildir. Siz O’na hangi adıyla seslenirseniz seslenin, O muhakkak sizi duyandır. İsimlerin en güzeli her zaman O’nundur.
Allah’ın Sıfatları İslam dininde Allah’a iman en büyük İslam dinine imandır. Allah’a iman aynı zamanda O’nun sıfatlarına da iman etmektir. Bu sıfatlar zati ve subuti olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Zati sıfatlar, Allah’ın zatına ait olan sıfatlardır. O’ndan başka kimseye bu sıfatlar uygun görülemez.
Subuti sıfatlar, varlığı zorunlu olan Allah’ın vacip olan sıfatlarıdır.
Allah’ın (c.c) zati ve subûti sıfatları yanında fiili sıfatları da vardır. Bu sıfatlardan bazıları şunlardır:
Allah’a İmanın İnsana Kazandırdıkları Rabbimize iman eden insanların gündelik hayatta kazandığı birçok fazilet bulunmaktadır. Bunlardan bazıları ise şunlardır:
MELEKLERE İMAN
Meleklerin Varlığı ve Mahiyeti Kelime anlamı olarak haberci ve elçi anlamlarına gelen melekler duyu organlarımızla algılanamayan varlıklardır. Peygamberlerimize indirilen birçok dini hüküm melekler tarafından ulaştırılmıştır. Bu gibi görevlere sahip olduklarından meleklere iman, dini esaslar arasında ikinci sıradır. Bu varlıkları inkâr edenler, iman hükümlerinin tamamını reddetmiş kabul edilir. Meleklerin duyu organlarıyla var olduklarını anlayamamak, onların olmadığı anlamına kesinlikle gelmez. Bilimsel olarak veya akıl ile onların olmadığına kesin bir kanıt sunulamamıştır. Hiçbir günah işlemeyen bu varlıklar Allah tarafından emredilenleri yerine getirmekle görevlidir. Gözle görülemeyen varlıklar olduğundan yalnızca Kuran’da yer alan ayetler ve hadisler sayesinde bilinmektedir.
Meleklerin Görevleri Yeryüzünde yer alan hiçbir varlık sebepsiz yere yaratılmamıştır. Melekler ise Allah’a kulluk yapmak ve verdiği görevleri yerine getirmesi için yaratılmıştır. Bu bilgiler ise ayet ve hadislerden elde edilmiştir. Kuranı Kerim’de 4 adet büyük melek olduğu yer almaktadır. Bu melekler ise:
Meleklere İmanın İnsana Kazandırdıkları İman esasları arasında yer alan ve büyük öneme sahip olan meleklere iman etmek insanın koşulsuz olarak kendini İslam’a teslim etmesinin ilk şartıdır. Peygamberlerimize Allah’tan aldığı emirleri getiren bu varlıklara inanmak doğrudan peygamberlere, kitaplara ve Allah’a inanmak anlamı taşır. Bu varlıkların varlığını inkâr eden insanlar diğer iman esaslarını da inkâr etmiş sayılır. Meleklere imanın Rabbimize olan imandan sonra yer alması da bu sebeptendir. İslam dinini tam olarak anlamak isteyen herkesin öncelikle meleklerimize kalpten inanması gerekir.
Kur’an-ı Kerim’e Göre Cinler Birçok insanın korktuğu cinler sözlük anlamı olarak kaybolmak, gizlenmek ve gizli kalmak anlamlarını taşımaktadır. Ateşten yaratılan ve oldukça hızlı hareket ettiklerinden hem gözle görülemez hem de sürekli olarak yer değiştirirler. Varlıkları Kur’an-ı Kerim’de geçmekte ve sadece o varlıkların anlatıldığı bir sure yer almaktadır. Cinler de insanlar gibi günah ve sevap kavramlarının yer aldığı varlıklardır. Allah tarafından yaratılan bu varlıkların bazısı inanmış bazıları ise reddetmiştir. Bu varlıklar da yeryüzünde olduğu süre içinde işlediği günah ve yaptıkları sevaplardan sorumludur. Tıpkı insanlarda olduğu gibi cinlerde de erkek ve dişi cinsiyet ayrımı vardır. Tüm bu bilgiler Cin suresinde yer almaktadır.
Kur’an-ı Kerim’e Göre Şeytanlar
Tüm Müslüman insanlar için yol gösterici olan Kur’an-ı Kerim’de yer alan bilgilere göre şeytan, ateşten yaratılmış ve isyan eden cinler arasında yer almaktadır. Kendisinin ateşten yaratılması sonucunda Allah’a şirk koşmuş ve cezası kıyamet gününe bırakılmıştır. Bu süreye kadar da kötü insanların yaptığı hareketlerden sorumlu tutulmuştur. Kur’an içerisinde Adem’e ve meleklere secde etmeyen İblis adıyla geçmektedir. Bu İblis’in insanlara işlettiği ilk günah ise Hz.Adem ve Havva’nın cennetten çıkarılmasına sebep olmuştur. O zamandan itibaren şeytan, sürekli olarak insanlara vesveseler vererek kötü yollara sapmasına sebep olmaktadır. İyi bir mümin olmanın şartları arasında şeytanın vesveselerine kulak asmamak da yer almaktadır.